İlk pratiğimi hatırlıyorum, beni mata çeken şeyin aslında içgüdüsel olarak yaptığım pratiğin sadece fiziksel hareketlerden ibaret olmadığını hissediyordum. Esnemeden çok daha öte bir deneyimdi benim için. Tek bildiğim ilk dersimden çıktıktan sonra bu deneyimi daha fazla yaşamak istediğimdi.
Her asana’nın neyi sembolize ettiğini yıllar sonra öğrendim.
Kendime açılan çok güçlü ve etkili kapılar olduğunu da. Zaman zaman bazılarımız için asana pratiği fiziksel bir uygulama olsa da bazılarımız için hareket halinde bir meditasyon olabiliyor.
“Asana” Sanskrti dilinde çoğul bir ifade, kelimenin doğru kullanımı tek poz ifade ederken “asan” ama batıda en çok kullandığımız asana ifadesi, en az medeniyetin kendisi kadar eski bir ifade. Bundan binlerce yıl önce (3000BCE) eski rishi’lerin (ormanda yaşayan bilgelerin) meditasyon esnasında bu şekilleri gerçekleştirdikleri görülmüş. Eski arkeolojik kazılarda bulunan mühürler meditasyon şeklinde oturan bu kişlerin ifadeleri ile resmedilmiş. Çoğu asana, bir hayvanı veya bir objeyi temsil ediyor, veya eski hindu rahiplerin isimlerini onurlandırıyor. Siva Samhita, Gheranda Samhita ve Hatha yoga pradipika gibi eski kaynaklarda spesifik asana pratikleri ile ilgili bilgilere erişilmiş.
Günümüzde çoğu yoginin yakından bildiği Patanjali, yoga sutra kitabında asana kelimesi sadece üç sutrada karşımıza çıkıyor. İkinci bölüm verse 29, verse 46 ve 47. Patanjali asana’yı yama niyama’dan sonra 3. basamak olarak sunar. Bunları sırayla değil de eş zamanlı uygulayabileceğiniz gibi, asana tek başına bir spiritüel pratik olarak da uygulanabilir. Bu modern yaşamın içersinde spiritüel yaşam sürdürmeye çalışan bizler için ekstra faydalı bir element bile varsayılabilir.
Günümüz batı kültüründe, asana belki Patanjali’nin öngördüğünden çok farklı bir yaklaşımla uygulanıyor olabilir. Asana pratiği batı kültüründe daha çok kabul görmüş ve toplumun bir çok kesimi tarafından uygulayıcılara erişmiş. Son yıllarda sıkça Hollywood filmleri, reklamlar, wellbeing ve meditasyon uygulamaları, fizik tedavi ve terapötik alanlar gibi pek çok alanda karşımıza çıkmaya başladı.
Geleneksel uygulamada asana pratiği bizi meditasyonda güçlü bir sırt ve uyuşmayan bacaklarla uzun süre hareketsiz oturmaya hazırlamak üzere öğretildi. Bu nedenle geleneksel bakış açısında sıralamada meditasyondan aşağı görünse de batıda bilim insanları her geçen gün beden ve zihin bağlantısı üzerine yaptıkları çalışmalarda (eminim yogi’ler bunu binlerce yıl önce keşfetmişlerdi) yoganın önemini vurguluyor.
Birey her ne kadar sık bir asana uygulasa da bu AN’da uygulandığında bunun yepyeni bir deneyim olduğunu fark ediyor.
Asana pratiği esnasında anda kalarak dikkatimizi bedendeki duyumlara getirebilir, nasıl hissettiğimiz fark edebiliriz. Bu isteyerek ve sürekli olarak anda ve burada olma pratiği aslında bir çeşit meditasyon uygulamasıdır.
Asana’nın en büyük armağanı seni düşüncelerinle özleşmekten alıkoyması(dis-identification of thoughts)
Özellikle Savasana, meditasyonun daha derin aşamalarına geçiş için kapı açar. Bir öğrenciye verilebilecek en büyük armağandır.
Yoga sutra birinci bölümde bireyin kendini düşüncelerinden arındırmasını önerir. (Disidentification)
Bu aşamada öğrenci düşüncelerinden sıyrılarak onlar olmadığının idrakına varmaya başlar.
Birey daha derin rahatlamaya geçiş yaptıkça düşüncelerin ne kadar yüzeyde kaldığını fark etmeye başlar. Düşünce ve öz benlik arasında kısa boşlukların varlığını deneyimler.
Bir öğretmenim bir seferinde söyle demişti: “düşüncelerin sorunu şu, bir noktadan sonra onlara inanamaya başlıyorsun”
İnandığımız bu düşünceler eğer gerçeği yansıtmıyorsa o zaman hem kendimizi hem de çevremizi ızdıraba sürükleyecek şekilde eylem almaya başlıyoruz.
Bilinç ve düşünce arasındaki boşlukta düşüncenin üzerimizdeki etkisi azalır. Eğer bir seçim yapabiliyorsak bu bizi özgürleştirir. Bu belki de bizim için en büyük armağan olabilir.
Bu yazıyı en sevdiğim kitaplardan birinden alıntı yaparak bitirmek istiyorum. Viktor Frankl’ın “insanın anlam arayışı” isimli kitabından beni en çok etkileyen bu cümle herseye özetliyor:
"Uyarı ve yanıt arasında geçen bu sürede bizim bu yanıtı seçebilme gücümüz yatar. Bireyin dönüşümü ve özgürlüğü bu yanıtta gizlidir."
“Between stimulus and response there is a space. In that space is our power to choose our response. In our response lies our growth and our freedom.” -Frankl
Comments